Dünya tepkili: Gazetenin bağımsızlığına saygı gösterin

Özgürlükçü Demokrasi’ye polis baskınıyla el konulmasına tepki yağdı. AGİT, hükümeti gazetenin bağımsızlığına saygı göstermeye çağırdı

P24

29.03.2018

 
Türkiye ve yurt dışındaki meslek örgütleri ile basın özgürlüğü kuruluşları Özgürlükçü Demokrasi gazetesine yönelik operasyona büyük tepki gösterdi. Meslek örgütleri basının tek tipleştirilmesi için baskıların artmasını kınarken, uluslararası basın örgütleri de gazetenin sahiplerine iade edilmesi için çağrıda bulundu:
 
– AGİT Basın Özgürlüğü Temsilcisi Harlém Desir, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na hitaben yaptığı resmî basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
 
Gazetecilerin, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı terör ile suçlanmamaları gerektiğini ısrarla belirtirim. Gazete ve matbaada gözaltına alınanların serbest bırakılması, kendilerine yöneltilen suçların düşürülmesi ve Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin bağımsızlığına saygı gösterilmesi için çağrıda bulunuyorum. İfade özgürlüğünün koruma altında olduğu çoğulcu bir medya ortamının, güvenlik konusunda zorluklar yaşayan bir toplumu zayıflatmak, aksine daha üçlü olmasına katkıda bulunur.  
 
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN International), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Article 19 ve Index on Censorship’in de aralarında bulunduğu 17 kuruluşun açıklamasında ise Türkiye yetkililerine gözaltına alınan tüm gazete ve matbaa çalışanlarının derhal serbest bırakılması çağrısında bulunarak, “Yetkililer ayrıca gazete ve ofisinin yasal sahiplerine iade etmelidir” dendi.
Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi:
 
İstanbul’da yayın yapan son Kürt gazetesi olarak, Özgürlükçü Demokrasi devlet tarafından kontrol edilmeyen bilgiye son derece kırılgan olan erişimi korumak için hayatî bir öneme sahiptir. 2016’da Azadiya Welat, IMC TV ve Hayatın Sesi gibi Kürt destekçisi gazete ve televizyon kanalların kapatılmasının ardından, Özgürlükçü Demokrasi Kürt destekçisi son günlük basılı haber kaynaklarından biridir.
 
Uluslararası Pen İcra Direktörü Carles Toner, şu ifadeleri kullandı: Türkiye yetkilileri Kürt kültürü ve diline yönelik sürdürdüğü baskıyı durdurmalıdır. Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından da ifade özgürlüğünün üzerinde ciddi biçimde yoğunlaşan baskılardan bu yana Kürt ve Kürt destekçisi basın kuruluşları ve gazetecilere yönelik artan ve Özgürlükçü Demokrasi gazetesine el konmasıyla yeni bir dip noktaya varan saldırıdan dolayı son derece büyük kaygı duymaktayız.
 
Bu açıklamanın imzacıları olarak Özgürlükçü Demokrasi’ye herhangi bir hukukî gerekçe veya belgeye dayanmadan el konulmasının güçlü bir şekilde kınıyoruz. Özgürlükçü Demokrasi’nin gözaltına alınan çalışanlarının avukatlarına bilgi ve soruşturma kapsamında erişim sağlanmasının reddedilmesini de kabul etmiyoruz.
 
Index on Censorship Savunuculuk Direktörü Joy Hyvarinen şu ifadeleri kullandı: Hükümetin Özgürlükçü Demokrasi’ye el koyması son derece endişe vericidir. Avrupa hükümetlerini ve diğer hükümetleri Türkiye’de özgür basının yok edilmesini kınamaya çağırıyoruz.
 
Gözaltına alınan gazete ve matbaa çalışanlarının serbest bırakılmasına ve TMSF tarafından Engin Basın Yayın ve Gün Matbaacılık firmalarına el konulduğuna dair iddiaların yasal durumu hususunda resmî bir teyit talep ediyoruz.
 
ARTICLE 19 Avrupa ve Orta Asya Programı Direktörü Kate Morris şu ifadeleri kullandı: Özgürlükçü Demokrasi’ye el konulması Türkiye’de ifade özgürlüğünün alanını daha da daraltmakta ve kamuoyunun, özellikle ülkenin güneydoğusunda hâlen devam etmekte olan çatışma ortamıyla ilgili kamu yararı olan konulara erişimini sınırlamaktadır. Yetkililere bu gazeteyi taciz etmeye son vermeleri ve Türkiye’de ihtiyaç duyulan basın özgürlüğünü yeniden tesis etmeleri için çağrıda bulunuyoruz.
 
Kalan son muhalif gazetelerden birine el konulması, Türkiye’nin en büyük medya kuruluşu ve gazete dağıtımcısı, Doğan Grubu’nun, sahibi olduğu basın kuruluşlarının hükümet yanlısı olmalarıyla bilinen Demirören holdingi tarafından alınmasını takip etti. Satın almanın öncesinde ise Radyo ve Televizyon Üst Kurumu’na internet üzerinden yayın yapan haber kanalı ve sitelerini denetleme, onlara lisans verme ve erişimlerini engelleme konusunda büyük yetkiler tanıyan bir yasa [Meclis’ten] geçti.
 
Articolo 21 grubu üyesi ve Free Turkey Media’nın İtalya Koordinatörü Antonella Napoli ise şöyle konuştu: Basın özgürlüğüne yönelik yapılan bu son müdahale Erdoğan’ın Türkiye’deki tüm özgür sesleri bastırmak istediğini teyit etmektedir. Türkiye hükümetine OHAL’in kaldırılmasıyla birlikte en kısa sürede hukuk düzenini yeniden tesis etmesine yönelik baskı yapmak için Avrupa’nın sağlam bir duruş sergilemesi gerekmektedir.
 
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Savunuculuk Koordinatörü Caroline Stockford ise şunları söyledi: IPI dünkü baskını ve hükümetin cumhurbaşkanlık seçimleri öncesinde muhalif sesleri susturmak için Özgürlükçü Demokrasi’yi hukuksuzca kapatma taktiğini kınıyor. Varna zirvesindeki fırsata rağmen, Avrupa Türkiye’nin özgür basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskısını güçlü bir şekilde kınamakta yine başarısız olmuştur.
 
Türkiye halkları, özellikle de bir seçim öncesinde dengeli bir fikir edinmek için muhalif haberciliğe bilgi edinmek üzere erişme hakkına sahiptir. Türkiye’yi, bir insan hakkı olan ifade özgürlüğüne saygı göstermeye, tüm muhalif basını bastırma taktiğine bir son vermeye ve Özgürlükçü Demokrasi çalışanlarını serbest bırakmaya çağırıyoruz.
 
Aşağıda imzaları bulunan kuruluşlar olarak ayrıca Avrupa gazeteleri ve hükümetlerine, dengeli ve eleştirel haberciliğe erişimin demokrasi için olmazsa olmaz olduğu, basın özgürlüğüne saygı gösterilmesi ve basın özgürlüğünün korunması gereğine dair net açıklamalar yapmaya çağırıyoruz.
 
Açıklamada imzası bulunan kuruluşların tam listesi ise şöyle: Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN International), Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Article 19, Norveç PEN’i, Index on Censorship, İngiltere PEN’i, Articolo 21, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Belçika/Flandra PEN’i, Galler PEN’i, Almanya PEN’i, PEN Fransa Klubü, PEN İsviçre.
 
– Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Avrupa ve Orta Asya Program Koordinatörü Nina Ognianova, CPJ’nin basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Bu sabah Özgürlükçü Demokrasi’ye karşı yapılan baskını kınıyor ve gözaltına alınan çalışanların derhal serbest bırakılması için polise çağrıda bulunuyoruz. Türkiye gazeteyi ve yasal sahiplerine iade edilmeli ve bağımsız, muhalif gazetelere el koyma taktiğine de bir son vermelidir.”
 
TGS: İktidar seçime giderken tüm kesimleri susturmak istiyor
 
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGS’nin basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Doğan Yayın Holding’in devriyle, medyanın tek elde toplanması en temel sorunumuz hâline geldi. Bu durum halkın haber alma hakkının engellenmesi anlamına geliyor. Özgürlükçü Demokrasi’ye yapılan baskın ve el koyma girişimi 2019 seçimine giderken iktidarın kendini eleştiren tüm kesimleri susturmak istediğini gösteriyor. Özgür bir medya ortamı için daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor.”
 
– DİSK Basın-İş Sendikası’nın basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Bu, Türkiye tarihinde özellikle baskı dönemlerinde yaşanan, OHÂL’den sonra birçok muhalif medya kurumuna yönelen baskılar zincirinin bir parçasıdır, hedefi özgür basını susturmaktır ve basın özgürlüğü mücadelesinin uzun tarihi bu gibi uygulamaların hiçbir zaman başarılı olamadığını göstermiştir. (…) DİSK Basın-İş olarak halkın haber alma özgürlüğünü, fikir özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü sınırlayan, engelleyen her türlü girişime karşı olduğumuzu, gazete ve matbaada çalışan tüm emekçilerin haklarını savunacağımızı belirtiyor bir kez daha basın özgürlüğü mücadelesi kapatmalarla, el koymalarla davalar ve cezalarla engellenemez diyoruz.”
 
– Mezopotamya Ajansı’na konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Başkanı Turgay Olcayto şu ifadeleri kullandı: "Talebimiz bir an önce OHÂL'in kaldırılarak, gazetecilerin üzerindeki baskıların giderilmesidir. Tek tip insan ve tek tip basın istiyorlar. Diğer gazetelere de her an baskınlar olabilir. OHÂL olduğu sürece bir KHK'ye bakar. Oradan verilen talimata bakar.”