Birgün gazetesi manşetinde,
“Sandığın içine 500 bin ev sığdı” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“Günlerdir ‘müjde’ olarak belirtilen sosyal konut projesinin detayları açıklandı. Proje dar gelirliler için müjdeden çok hayal kırıklığı oldu. Uzmanlar projeyi seçim yatırımı olarak değerlendirdi ve inşaat sektörünün çökmesini engelleme çabası olduğunu söyledi.
Uyguladığı ekonomi politikalarıyla halkı hızla yoksullaştıran iktidar, barınma krizine çözüm olarak yine inşaat sektörüne sarıldı. 20 yılda inşaata dayalı bir büyüme modeli benimseyen AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir kez daha ‘sosyal’ konut projesi açıkladı.
Erdoğan toplumsal soruna dönüşen kira ve konut krizinin TOKİ işbirliğiyle yapılacak yeni bir sosyal konut projesiyle çözüleceğini öne sürdü. Konut projesinin başlama tarihi aynı zamanda oy kaybeden Erdoğan’ın seçim hamlesi olarak değerlendirildi.
Sosyal konut projesinin seçime yönelik bir hareket olduğunu aktaran Akademisyen Sinan Araman, ‘Buradaki birinci amaç inşaat sektörünü ayakta tutmak. Kriz zamanı inşaat sektörünün de çökmesiyle krizin altından hiçbir zaman kalkamayacaklarını biliyorlar. Bu da seçimi kaybetmeleri anlamına geliyor. İkincisi, yoksul kesimlere uygun fiyatlarla ev sahibi olacaklarını söyleyerek aslında bir göz boyama yapıyorlar. Yükselen ev fiyatları ve barınma krizi nedeniyle taksit fiyatlarının uygun olduğu yönünde bir izlenim bırakıyorlar. Ancak hedef kitleler gerçekten yoksullarsa bu fiyatlara da ev sahibi olmaları, taksitleri ödemeleri o kadar kolay olmaz. Burada yapılan yükselen ev fiyatları ve barınma krizinin ortaya çıkardığı sıkıntılarla aslında kişiler yüksek maliyetlerle kredi çekerek 20 yıl boyunca borçlu yaşamaya mahkûm bırakmak’ dedi.
Projenin belirlenen süreçte tamamlanabilmesinin kesin olmadığını ifade eden Araman, ‘Yarıda kalan birçok TOKİ projesi, inşaatlar var. Bu proje de yarıda kalabilir. Yığınla borç var. Finansal kurumlar dolar üzerinden borçlanmış durumda. Krizin gidişatına göre projenin tamamlanmama ihtimali de var’ şeklinde konuştu.”
“Bu evleri kim nasıl alacak?”
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde,
“Bu evleri kim nasıl alacak?” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan sosyal konut projesi kapsamında ilk defa ev sahibi olmak isteyenlerin cebinden ayda en az 2 bin 280 TL çıkması gerekecek. Yurttaş aynı zamanda hem kira ödeyecek hem de ay sonunu getirmeye çalışacak. Peşinat için de en az 60 bin 800 TL’yi denkleştirecek.
20 yıllık iktidarında kamu kaynaklarının çoğunu betona yatıran AKP, maliyet üzerinden yüzde 40 indirim sözü verdi. Yurttaştan toplanacak para ve kamudan aktarılacak kaynak yine iktidara yakın müteahhide gidecek. Projede yer alan arsalar ise doğa katliamına neden olacak yeni rant alanları yaratacak.”
“Umut sömürüsü!”
Evrensel gazetesi manşetindeki,
“Umut sömürüsü!” başlıklı haberinde, “Erdoğan, ‘250 bin sosyal konut projesi’ açıkladı. Projenin ilk başta uygun taksitleri göze çarpsa da ayrıntıları hayal kırıklığı yaratacak yanlarla dolu. Üstelik de kirasının ödeyemediği için barınma sorunu yaşayan milyonlarca insana faydası dokunmayacak!
Projenin inşaatını yapacak olan TOKİ’ye maliyeti 362 milyar lira olarak açıklandı. Alınacağı söylenen peşinat ve taksitler 40 milyar lira. Aradaki farkın ödeneceği kaynak yok. Henüz ihalesi yapılmayan projenin söylendiği gibi iki yılda bitirilip teslim edilmesi de zor. Memur maaşlarına endeksli TOKİ taksitlerinin mevcut enflasyon altında varacağı yer endişe verici.
Ortalık artan inşaat maliyeti nedeniyle hayata geçemeyen, bitirilemeyen TOKİ sosyal konut projeleriyle dolu. Bu projede de bazı yerlerde temel atılır, ekonomi ve inşaat canlanır. Seçim kazanılırsa proje sallanır, kazanılmazsa enkaz kalır. İktidar, uyguladığı inşaat ekonomisine rağmen yarattığı barınma sorunu üzerinden umut sömürüsü peşinde” ifadelerine yer verdi.
“Kremlin’i bataklığa sapladı”
Karar gazetesinin manşetinde,
“Kremlin’i bataklığa sapladı” başlıklı haber yer aldı:
“Putin’in ‘iki haftada Kiev’ planı altı ayda çöktü. Devlet kurumları devreden çıkarılıp olumsuz raporlar gizlenerek başlatılan işgal sürecinde Rus ordusu ‘Ukrayna Bataklığı’na saplanıp kalırken Batı ittifakı güçlendi. AB enerjide gaz bağımlığından kurtulup kendi kendine yetme yolunu açtı. Finlandiya ve İsveç 60 yıl sonra NATO’nun kapısını çaldı. Almanya ordusunu güçlendirmeye girişti.
Kırım işgalindeki sessizliğe güvenen Putin, tanklarını Ukrayna’ya sürdü. Ancak kağıt üstündeki plan cephede işlemedi. Zelenskiy 6 bin kilometrekarelik toprağın kurtarıldığını açıkladı. Rusya’da da rahatsızlıklar arttı. Başkentte belediye meclis üyelerinin, savaşın Rusya’ya zarar verdiğine ilişkin tepkilerini dile getirdiği ileri sürüldü. 6 bin sivil kaybın sorumluluğu Kremlin’in omuzlarına binerken Kırım’ın kurtuluşu bile konuşulmaya başlandı.
Bir imparatorluğu ‘ihya etme’ hayallerinin sonunda Ukrayna ordusu güçlendi. Finlandiya ve İsveç, Rus tehdidine karşı tarafsızlığını bozup NATO’ya üyelik sürecini başlattı. İttifakın doğu kanadı güçlendi. Savaşın bir dönüm noktası olduğunu belirten Almanya Savunma Bakanı Lambrecht ise ‘Güçlü orduya ihtiyacımız var’ dedi. Moskova elindeki enerji silahını da kaybetti. AB başkentleri alternatif çözüm modellerini devreye aldı.”