... bu zihniyet sağlıklı, işleyen bir demokrasi ile sözcüğün en genel ve gerçek manasında toplumsal barışın önündeki en büyük engeldir.
"... bir de “bölücülük” suçlaması var. Neyi, nerede, nasıl “bölmek” istemiş ya da istiyormuş; meçhul!"
86 yıl önce, Seyit Rıza, oğlu Resik Hüseyin ve Dersim’in yol rehberi beş kişi idam sehpalarında asılarak öldürüldüler.
“Hukukun üstünlüğü” tartışılır halde iken “kanun devleti” olmak da bir anda tartışmalı hale getirildi...
Zübeyde Hanım’ın rölyefi önünde bu gösteriyi yapan papyonlu Şengör Bey, çalıştığı üniversitede tacizci olarak adı çıkmış biri aynı zamanda.
Af dilesek onlardan ve lanetler okusak onların yaşamalarına izin vermeyen savaş cellatlarına. Barışsak insanlığımızla.
Savaş kanlı ve kötü bir şey. Dinsel ve milliyetçi gerekçelerle yürütülen savaşlar, bu kötülüğün boyutlarını daha da artıran bir rol oynar.
Sadece “yandaş” mecralar değil, sosyalist iddialı partilerin “heyecanının” da bazı İslamcılardan geri kalır yanı yoktu.
Sartre, “Belki daha iyi zamanlar vardır ama bizimki budur” demiş. Her ne yaşayacaksak, bu zamanda ve bu coğrafyada olacak. Hayat devam ediyor...
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı “Kızılelma” ise barış, demokrasi, halkların kardeşliği adına kat etmemiz gereken daha çok yol var demektir.
Güncel bilgilerilerden /duyurulardan haberdar olmak için mail listemize kayıt olun.