İnsanın bazı hallerini anlamaya çalışmaktansa onu o hali ile kabul etmeye inanırım...
Acaba hangi semtlerde kimler yaşamaktadır? Bir yerden bir yere nasıl gitmektedirler? Semt sakinlerinin gündelik hayatları nasıldır?
Gezegendeki yoksul-varsıl çelişkisi, Avrupai-onursuz ve yerli-milli onurlu çatışma formülüne ihtiyaç duymaz. 3. Dünya işi bir formüldür bu.
Panayır tiyatrolarına benzeyen bu evler! İçinde Konyalı Rum’un, Antepli Ermeni’nin komita oynadığı odalar!
Fethi Naci’nin Üç İstanbul romanında aradığı “halk” 1908’in, toplumsal/kamusal hareketliliğin halkıdır.
Şair Raif, şair ve muhalif. Saray yanlısı, çıkarcı, dalavereci şahsiyetlerden uzak duran, susarak konuşan bir adam.
Adnan, kafası ve ruhu karışık, kibirli, garazlı ve gururlu, içinde farkında olmadığı “iç”ler taşıyan biri.
“Muhacir, gideceği yer olmadan biteviye yürüyen hayalettir; adını bilmediği bir başka hayaletin ekmeğini yiyecektir.”
Adnan, bir nakıs teşebbüs müdür? Bu romanın ruhu, roman kişilerinin çizgilerini olumsuz durumlar ile sonuçlandırmak üzerine midir?
Güncel bilgilerilerden /duyurulardan haberdar olmak için mail listemize kayıt olun.