Trafik sorununu deştiğimizde ulaşacağımız yerle başka bütün toplumsal ve siyasî sorunlarımızın kaynağı aynı yer.
El-Kaide liderinin halefi ve vekili, Türkiye’de nasıl bir “ofis” açmayı tasarlıyordu?
Zevahiri, önerdiği şartlarla Suriye’deki birleşme gerçekleşirse kamuoyu önünde tanıyıp destekleyeceğini söylemişti.
Taliban’a benzetilmekten gocunmak yerine, ne kadar benzediklerine dikkat çekerek meşrulaşacaklarını düşünen birilerinin rejimi.
“Bu işler” böyleydi: Darbenin üzerinden bir hafta geçmemişken Sovyet büyükelçisiyle fingirdeşilebilir, palavralarla hayatlar söndürülebilirdi.
Meksika’da uyuşturucu “kartel”lerini hesaba katmayan sınıfsal analiz yapılabilir mi? Peki ya burada?
Yetiştirirlerken bize anlattıkları tarihi göz önüne getirince, kendimizi matematik problemi çözebilecek kimseler olarak görmemiz ihtimali var mı?
İktidarın Türkiye’yi “Ortaçağ karanlığına” sokmasına fena halde itiraz edenler orduyu Suriye’ye sokmasını alkışlıyorlar.
Sedat Peker’in amacı nedir, bilemeyiz. Ancak anlattıklarının hafife alınması vahim bir ihmal ve sorumsuzluk olur.
Bu yalnız ABD’nin meselesi değil ki! Yalandan böylesine mustarip bir toplumun bireyleri olarak bu soruyla uğraşmalı değil miyiz?
Güncel bilgilerilerden /duyurulardan haberdar olmak için mail listemize kayıt olun.